ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (İZALE-İ ŞUYU) NEDİR ? TÜM DETAYLARI

Ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası, birden fazla malikin ortak olduğu taşınır veya taşınmaz mallarda paylı veya elbirliği mülkiyetinin sona erdirilmesi amacıyla açılan davadır. Bu dava genellikle miras paylaşımında, gayrimenkullerde veya taşınmaz mallarda ortaklar arasında yaşanan anlaşmazlık durumlarında çözüm getirmektedir. İşte ortaklığın giderilmesi davasının şartları ve detayları:

Ortaklığın Giderilmesi Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Ortaklığın giderilmesi davasında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, paylı veya elbirliği mülkiyetinde olan bir malın ortaklığının giderilmesi (izale-i şuyu) amacıyla açılacak davalar sulh hukuk mahkemelerinde görülür.

Yetkili Mahkeme

Ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme ise, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Taşınmazın bulunduğu yerin dışında başka bir yerde dava açılamaz; bu durum, Türk Medeni Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme Özeti

  • Görevli Mahkeme: Sulh Hukuk Mahkemesi
  • Yetkili Mahkeme: Taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesi

Bu düzenlemeler, ortaklık giderilmesi davalarının hızlı ve doğru bir şekilde çözümlenmesine katkı sağlamak amacıyla yapılmıştır.

Kimler Ortaklığın Giderilmesi Davasını Açabilir?

Ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davasını, ortaklığa konu taşınır veya taşınmaz malın paydaşı olan herkes açabilir. Davayı açabilecek kişilerle ilgili detaylar şunlardır:

1. Paylı Mülkiyet Paydaşları

Paylı mülkiyete tabi bir malda, paydaşlardan her biri ortaklığın giderilmesi davası açma hakkına sahiptir. Bu durumda:

  • Pay oranı fark etmeksizin her paydaş davayı açabilir.
  • Davayı açmak için diğer paydaşların onayı veya rızası gerekmez.

Örneğin, bir arsada %10 hisseye sahip olan bir paydaş bile tek başına ortaklığın giderilmesi davası açabilir.

2. Elbirliği Mülkiyeti Ortakları

Elbirliği mülkiyetinde, ortaklar arasında paylı mülkiyet gibi bireysel paylar bulunmaz. Tüm ortaklar malın tamamı üzerinde müşterek hakka sahiptirler. Ancak bu tür mülkiyette, davayı açmak için tüm ortakların birlikte hareket etmesi veya tek bir temsilci tayin edilmesi gerekmektedir. Örneğin, miras kalan bir malda mirasçıların tamamı ortaklığın giderilmesi davasını birlikte açmalıdır.

3. Mirasçılar

Miras yoluyla bir taşınmaza ortak olan mirasçılar, aralarında anlaşmazlık olması durumunda ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Mirasçılardan herhangi biri veya tamamı, bu davayı miras kalan malın paylaşımı için talep edebilir.

4. Tasfiye Halindeki Şirket Ortakları

Tasfiye halinde olan bir şirkete ait taşınmaz veya taşınır mallar üzerinde ortaklık söz konusuysa, şirket ortakları veya tasfiye memuru, ortaklığın giderilmesi için dava açabilir.

5. Yasal Temsilciler

Paydaşların arasında yasal temsilciye ihtiyaç duyan kişiler (küçükler, kısıtlılar gibi) varsa, onların temsilcisi de ortaklığın giderilmesi davasını açabilir.

Özetle:

Ortaklık malı üzerinde hakkı bulunan her paydaş, diğer paydaşlardan bağımsız olarak veya elbirliği mülkiyetinde ortak hareket ederek ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bu durum, paydaşların malı kendi başlarına kullanma veya tasarruf etme hakkını kazanması için yasal bir çözüm sunar.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Kime Karşı Açılır?

Ortaklığın giderilmesi davası, ortaklığa konu taşınır veya taşınmaz malda hissesi bulunan tüm paydaşlara karşı açılır. Bu davanın amacı, ortak mülkiyeti sona erdirerek paydaşların mülkiyet hakkını bağımsız hale getirmektir. Bu yüzden davalı taraf tüm paydaşlar olarak kabul edilir.

Davanın Açılacağı Taraflar

  1. Tüm Paydaşlara Karşı Açılması Zorunluluğu: Ortaklığın giderilmesi davası, ortaklığa konu olan taşınır veya taşınmaz malda hissesi olan bütün paydaşlara karşı açılmalıdır. Eğer davada tüm paydaşlar davalı olarak gösterilmezse, dava usul yönünden eksik olur ve dava tamamlanana kadar yargılama süreci devam edemez.
  2. Mirasçılar veya Elbirliği Ortakları: Eğer dava, mirasçılar arasında veya elbirliği mülkiyeti şeklinde ortak olunan bir mal üzerinde açılıyorsa, tüm mirasçılar veya elbirliği mülkiyetine dahil olan kişilerin davalı olarak gösterilmesi gerekir.
  3. Şirket Ortakları: Şirket ortaklığı durumunda, ortaklığa konu taşınmazın veya malın pay sahipleri davalı olarak gösterilir.
  4. Dava Sürecinde Satış veya Devir Durumunda: Eğer davanın açılmasından sonra paydaşlardan biri hissesini üçüncü bir kişiye devrederse, bu durumda yeni pay sahibi davaya dahil edilir.

Özetle

Ortaklığın giderilmesi davası, malda payı bulunan herkesin davalı olarak gösterilmesi gereken bir dava türüdür. Bu sayede mahkeme, tüm paydaşların haklarını gözeterek ortaklığın sona erdirilmesine karar verir.

 Ortaklığın Giderilmesi Davasının Şartları

  • Ortaklık Varlığı: Davanın açılabilmesi için bir malın üzerinde birden fazla malik veya paydaşın bulunması gerekir. Ortaklık, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyeti şeklinde olabilir.
  • Malın Bölünmeye Elverişsiz Olması: Eğer ortaklığa konu mal bölünebilir nitelikte değilse, örneğin bir apartman dairesi gibi, ortaklığın giderilmesi ancak malın satışa çıkarılması yoluyla yapılabilir. Bölünebilir nitelikte olan mallarda ise ortakların isteğine bağlı olarak aynen taksim mümkündür.
  • Ortaklardan Birinin Başvurusu: Ortaklığın giderilmesi için, ortaklardan birinin bu davayı açması yeterlidir. Diğer ortakların onayı veya rızası aranmaz. Ancak diğer ortakların da davaya katılma hakkı bulunmaktadır.
  • Aile Konutu İstisnası: Aile konutunun satışı halinde, özellikle aile bireylerinin korunması amacıyla diğer ortakların veya aile bireylerinin haklarına özen gösterilmelidir.

 Davanın Türleri

Ortaklığın giderilmesi davası iki şekilde sonuçlandırılabilir:

  • Aynen Taksim (Fiili Bölüşüm): Ortaklığın giderileceği taşınır veya taşınmaz mal, bölünebilir nitelikteyse, her bir paydaşa kendi payına düşecek şekilde fiziken bölünür. Bu durumda, dava sonucunda her ortak, malın kendi payına düşen kısmına sahip olur. Örneğin, bir arsa fiziksel olarak bölünebilir ve paydaşlar arasında paylaştırılabilir.
  • Satış Yoluyla Taksim: Eğer mal, fiilen bölünmeye uygun değilse (örneğin, bir bina veya apartman dairesi), mahkeme satış yoluna giderek malın satılmasına karar verir. Satıştan elde edilen gelir, ortaklar arasında pay oranlarına göre bölüştürülür.

 Davanın Aşamaları

  • Dava Açılışı: Ortaklığın giderilmesi davası, paydaşlardan herhangi biri tarafından, taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesine açılır.
  • Keşif ve Değer Tespiti: Mahkeme, dava konusu malın bölünmeye uygun olup olmadığını belirlemek için keşif yapabilir ve bilirkişi aracılığıyla değer tespiti yapılmasını isteyebilir.
  • Karar Verme: Mahkeme, malın aynen taksim veya satış yoluyla bölünmesine karar verir. Eğer satış yapılacaksa, satış açık artırma usulüyle gerçekleştirilir ve gelir, paydaşlar arasında paylaştırılır.

 Önemli Noktalar

  • Ortakların Öncelikli Satın Alma Hakkı: Satışa çıkarılan mal, ortaklardan birinin öncelikli satın alma hakkını kullanmak istemesi halinde diğer ortaklara teklif edilir.
  • Masraflar: Dava sürecinde ortaya çıkacak masraflar, dava sonucunda satış gerçekleşirse satış bedelinden karşılanır.
  • İtiraz Hakkı: Ortaklardan biri, satış işlemi veya taksim kararına itiraz edebilir, ancak mahkeme kararı kesindir ve uygulanır.

 Ortaklığın Giderilmesi Davasının Avantajları ve Dezavantajları

  • Avantajlar: Bu dava, özellikle ortaklar arasında anlaşmazlıkların çözülmesini sağlar ve malın etkin bir şekilde kullanılmasını mümkün kılar.
  • Dezavantajlar: Satış süreci bazen malın değerinin altında sonuçlanabilir, bu nedenle ortaklar maddi kayıp yaşayabilir.

Bu dava, genellikle mülkiyetin sağlıklı bir şekilde paylaşılmasına olanak tanır ve ihtilafların çözümünde hukuki bir çözüm sunar.

Ortaklığı Giderilmesi Davası Sonrasında Satış Süreci Nasıl Olur ?

Ortaklığın giderilmesi davasında mahkeme, taşınmazın aynen bölünemeyeceğine karar verirse, satış işlemi satış memurluğu tarafından gerçekleştirilir. Satış memurluğu, taşınmazı açık artırma usulüyle satar ve elde edilen geliri ortaklara paylaştırır.

1. Mahkeme Kararının satış memurluğuna İletilmesi

Taşınmazın bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesi’nde, satış yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesinden sonra, davanın taraflarından birinin satış işleminin yapılması aşamasına geçilmesini talep etmesi durumunda, Mahkeme dosyayı satış işlemlerinin yapılması için belirlediği satış memurluğuna gönderecektir.

2. Satış Hazırlıkları

  • Ekspertiz Raporu Alınması: Satış memurluğu, taşınmazın güncel piyasa değerini belirlemek için bir bilirkişi aracılığıyla ekspertiz raporu alır. Bu rapor, ihale başlangıç bedelinin belirlenmesinde kullanılır.
  • Satış İlanı: Taşınmazın satışı için en az 15 gün önce ilan yapılır. İlan, satışın yapılacağı icra dairesinin bulunduğu yer ve taşınmazın bulunduğu yer gazetesinde, ayrıca e-ihale platformlarında yayınlanır. Bu ilan, taşınmazın açık artırma yöntemiyle satışa çıkarılacağını duyurur.

3. Satış (Açık Artırma) Süreci

Satış memurluğunca yapılan taşınmaz satışı açık artırma usulüyle yapılır ve genellikle iki artırma aşamasından oluşur:

  • İlk Artırma: İcra müdürlüğü belirlenen tarihte ilk artırmayı düzenler. Bu artırmada taşınmazın değeri ekspertiz raporunda belirtilen bedelin en az %50’sine ulaşmalıdır. Eğer %50 değerine ulaşan bir teklif gelirse, taşınmaz en yüksek teklif verene satılır. Alıcının ihale bedeli ile kendisine düşen masrafları ihale tarihinde ya da verilmiş ise belirlenen en geç 10 günlük süre içinde ödemesi gerekmektedir. Bu aşamada, satış gününden itibaren 7 günlük süre içinde ihalenin feshi talebi bulunulabilir.
  • Ancak %50 bedeline ulaşılmazsa satış yapılmaz ve ikinci artırmaya geçilir.
  • İkinci Artırma: İlk artırmada alıcı çıkmazsa, 2. artırma için yeni bir tarih belirlenir. Bu artırmada, taşınmazın alacakları karşılayacak bir bedelden satılması amaçlanır. Ancak ihale bedeli yine taşınmazın ekspertiz değerinin %50’sinden az olamaz. Bu aşamada en yüksek bedeli veren kişi taşınmazı satın alır.

4. Ortakların İhaleye Katılımı

  • Ortakların Teklif Verme Hakkı: Ortaklardan herhangi biri taşınmazı almak isterse, ihale sırasında diğer alıcılarla birlikte teklif vererek satın alabilir. Ancak bu durumda diğer ortaklardan herhangi bir öncelik hakkı bulunmaz.

5. Satış Bedelinin Dağıtılması

  • Masrafların Kesilmesi: Satıştan elde edilen bedelden öncelikle ilan, ekspertiz ve diğer icra masrafları düşülür. Bu masrafların ardından kalan tutar ortaklar arasında pay oranlarına göre dağıtılır.
  • Ortakların Paylarının Ödenmesi: Her bir ortak, taşınmazdaki hissesine göre satış bedelinden payını alır. Bu şekilde ortaklık sona erdirilmiş olur.

6. Tapu Devri ve Yeni Malikin Tescili

Satış sürecinin tamamlanmasıyla birlikte, ihaleyi kazanan kişi taşınmazın yeni sahibi olarak tapuya tescil edilir. Tapu devri işlemi, ihale bedelinin ödenmesi ve gerekli evrakların tamamlanmasıyla yapılır.

Özetle

Ortaklığın giderilmesi davası sonrası taşınmaz satışı, satış memurluğunca açık artırma yöntemiyle yapılır. Satış bedeli paydaşlara dağıtılır ve mülkiyet ilişkisi sona erdirilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Muhdesatın Aidiyeti Konusunda Çekişme

Ortaklığın giderilmesi davasında, ortaklığa konu taşınmaz üzerindeki muhdesatın (yapı, ağaç, ekili ürün gibi) kime ait olduğuna dair uyuşmazlıklar sıklıkla karşılaşılan sorunlardandır. “Muhdesatın aidiyeti” konusu, taşınmaz üzerindeki yapının veya ağaçların kime ait olduğu ve bu paydaşın hakkının nasıl korunacağı ile ilgilidir.

Muhdesatın aidiyeti ile ilgili çekişmenin yaşandığı durumlarda mahkemenin yapacağı işlemler ve dikkat etmesi gereken noktalar şunlardır:

1. Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti

  • Tespit Davası: Ortaklığın giderilmesi davasında, taşınmaz üzerindeki muhdesatın kime ait olduğuna dair bir çekişme varsa, muhdesatın aidiyetinin belirlenmesi için öncelikle bir “tespit davası” açılması gerekebilir. Bu tespit davası, ilgili muhdesatın hangi paydaşa ait olduğunu belirlemeye yöneliktir.
  • Keşif ve Bilirkişi İncelemesi: Muhdesatın aidiyetinin tespit edilmesi için mahkeme, taşınmaz üzerinde keşif yaparak bilirkişiden rapor alabilir. Bilirkişi, taşınmaz üzerindeki muhdesatın hangi ortak tarafından yapıldığını, hangi tarihte yapıldığını ve malzeme gibi detayları inceleyerek aidiyeti belirlemeye çalışır.
  • Tarafların Beyanları ve Delilleri: Davada, tarafların beyanları, sundukları belgeler ve muhdesatın kimin tarafından yapıldığını ispatlayan diğer deliller incelenir. Örneğin, muhdesatın yapıldığına dair makbuzlar, ruhsatlar, tanık beyanları bu aşamada önemlidir.

2. Muhdesat Aidiyeti Çekişmesinin Çözümü

  • Ortaklar Arasında Anlaşma: Muhdesatın aidiyeti konusunda taraflar anlaşma sağlayabilirlerse, mahkeme bu anlaşmaya göre karar verebilir. Anlaşma olmadığı takdirde, muhdesat kimin tarafından yapılmışsa onun malı olarak kabul edilir ve bu yönde işlem yapılır.
  • Mahkeme Kararı: Mahkeme, bilirkişi raporu ve deliller ışığında muhdesatın aidiyetini belirler. Eğer muhdesatın kime ait olduğu belirlenemezse, genellikle tüm ortaklara ait sayılır ve satış bedeli ortaklar arasında paylaştırılır.

3. Muhdesatın Değeri ve Tazminat

Muhdesatın aidiyeti davada belirlenmişse, davanın sonucu olarak:

  • Muhdesat Sahibi Lehine Tazminat: Muhdesat sahibinin hakları korunarak, satış yapılırken muhdesatın değeri satış bedeline eklenebilir veya muhdesatın sahibi satış bedelinden ayrı olarak tazmin edilebilir.
  • İhale veya Satış Bedelinden Ödeme: Taşınmaz üzerindeki muhdesat, ihale veya satış yoluyla satışa çıkarılırsa, muhdesat sahibinin payı satış bedelinden düşülerek veya eklenerek paylaştırılabilir.

4. Yargıtay Uygulamaları ve Emsal Kararlar

Yargıtay, muhdesatın aidiyeti çekişmelerinde muhdesatın kime ait olduğunu ispatlayan tarafın lehine karar vermekte ve muhdesat sahibinin hakkını korumaktadır. Ancak aidiyeti ispatlanamayan muhdesatlar ortaklara ait sayılmaktadır.

5. Önemli Noktalar

  • İhtilafların Engellenmesi: Muhdesatın aidiyeti konusunda ihtilafların en aza indirgenmesi için tapuda muhdesat sahibinin haklarının belirtilmesi ve ortakların önceden anlaşması faydalı olabilir.
  • Muhdesatın Hukuki Durumu: Eğer muhdesatın kime ait olduğu ispat edilemiyorsa, tapuda yer alan maliklerin mülkiyet hakkı geçerli olur.

Bu süreçte ortakların hukuki destek alarak, muhdesatın aidiyeti ve paylaşımı konusunda hak kaybına uğramamaları sağlanabilir.

Bu sitede yer alan bilgiler hukuki tavsiye veya hukuki danışmanlık kapsamında değildir. Bu konuda büromuzun herhangi bir sorumluluğunun olmadığını beyan ederiz. Hak kaybına uğramamanız ve davada mümkün olan en iyi sonucu elde etmeniz için uzman bir avukatının hukuki birikiminden faydalanmanız gerekmektedir. Bunun için iletişim kısmından büromuza ulaşabilirsiniz.

TEREKE TESPİT DAVASI / MİRAS KALAN MALLARIN TESPİTİ

Tereke tespiti davası, miras hukukunun önemli bir parçasıdır ve mirasçılar arasında paylaşılacak malvarlığının belirlenmesi açısından büyük önem taşır. Bu dava, özellikle terekeye dahil malların bilinmediği veya eksik tespit edildiği durumlarda mirasçılar, alacaklılar veya menfaati olan diğer kişiler tarafından açılabilir. Aşağıda, tereke tespiti davasının tüm detaylarını bulabilirsiniz:

1. Tereke Nedir?

“Tereke”, bir kimsenin ölümüyle mirasçılara intikal eden malvarlığının tamamını ifade eder. Bu malvarlığına:

  • Taşınır ve taşınmaz mallar (evler, arsalar, araçlar vb.),
  • Bankadaki para ve mevduatlar,
  • Alacaklar,
  • Borçlar,
  • Haklar (kira gelirleri, patent hakları vb.),
  • Zarara uğramış hak talepleri,
  • Vasiyetnameyle bırakılan mallar, gibi kalemler dahildir.

2. Tereke Tespiti Davası Nedir?

Tereke tespiti davası, ölen bir kişinin malvarlığının (terekesinin) eksiksiz ve doğru şekilde belirlenmesi amacıyla açılan bir dava türüdür. Dava, terekeye ilişkin belirsizliklerin ortadan kaldırılması ve mirasın adil şekilde paylaşılmasını amaçlar.

3. Tereke Tespiti Davasını Kimler Açabilir?

Tereke tespiti davasını şu kişiler açabilir:

  • Mirasçılar: Hem kanuni mirasçılar (eş, çocuklar, kardeşler) hem de vasiyetnameyle mirasçı atanmış kişiler.
  • Mirasçılara borçlu olanlar veya alacaklılar: Örneğin, terekeye dair bir alacak talebinde bulunan alacaklılar.
  • Terekede menfaati olan kişiler: Tereke ile ilgili menfaat sahibi üçüncü kişiler de (örneğin, terekeye dair bir hak iddiası bulunanlar) dava açabilir.

4. Tereke Tespiti Davasında Dava Süreci Nasıl İşler?

Bu davanın işleyişi birkaç aşamada gerçekleşir:

4.1 Davanın Açılması

  • Mirasçılardan biri veya mirasta menfaati olan bir kişi, tereke tespiti talebiyle mahkemeye başvurur.
  • Dava, miras bırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi‘nde açılır.

4.2 Terekenin Tespiti ve Envanter Hazırlanması

  • Mahkeme, ölen kişinin tüm malvarlığını belirler ve bir envanter (malvarlığı listesi) hazırlar.
  • Bankalar, tapu daireleri, vergi daireleri gibi kurumlar ile yazışmalar yapılır, terekeye ait taşınır ve taşınmaz mallar tespit edilir.
  • Ölen kişinin borçları da bu envantere dahil edilir.

4.3 Bilgilendirme ve İtiraz Süreci

  • Tereke tespiti davasında hazırlanan envanter, tüm mirasçılara bildirilir.
  • Mirasçılar, tespitin yanlış olduğunu düşündükleri hususlara itiraz edebilir.

4.4 Tereke Defteri Tutulması

  • Gerektiğinde mahkeme, terekenin yönetilmesi amacıyla bir tereke defteri tutulmasını talep edebilir. Bu defterde, terekeye ait tüm malvarlığı, borçlar ve alacaklar kaydedilir.

4.5 Geçici Yönetim Tedbirleri

  • Tereke tespit sürecinde terekenin zarar görmemesi için mahkeme, tereke üzerinde geçici yönetim tedbirleri alabilir. Örneğin, tereke mallarının satışı engellenebilir ya da malvarlığı üzerinde haciz işlemleri durdurulabilir.

5. Tereke Tespiti Davasının Amacı

Tereke tespiti davasının amacı, terekeye dair malvarlığının tam ve eksiksiz olarak belirlenmesidir. Bunun yanı sıra:

  • Mirasçıların terekeye ait haklarını korumak,
  • Terekeye dair borç ve alacakların doğru şekilde belirlenmesi,
  • Tereke mallarının mirasçılar arasında adil şekilde paylaşılması,
  • Üçüncü kişilerin hak taleplerinin korunması sağlanır.

6. Tereke Tespiti Davası Sonucunda Ne Olur?

Dava sonucunda mahkeme, terekeye dahil tüm malvarlığını ve borçları tespit eder. Bu aşamadan sonra:

  • Mirasçılar arasında miras paylaşımı yapılır.
  • Eğer terekeye dair borçlar mevcutsa, borçların hangi sırayla ve ne şekilde ödeneceğine karar verilir.
  • Mirasın reddi söz konusu ise, terekenin tasfiyesi yapılır.

7. Mirasın Reddi Durumunda Tereke Tespiti

Mirasçıların mirası reddetmesi halinde, tereke tespiti davası farklı bir süreç izler. Miras reddedildiğinde, tereke tasfiye edilir, yani terekeye dair borçlar ödenir ve kalan mallar kanunen belirlenmiş diğer mirasçılara intikal eder. Eğer miras reddedilmişse, tereke üzerindeki borçlar, terekeye intikal eden mallardan karşılanır.

8. Tereke Tespiti Davasıyla İlgili Özel Durumlar

  • Saklı paylı mirasçılar: Türk Medeni Kanunu’nda, belirli mirasçıların (eş, çocuklar, anne-baba) saklı pay hakkı bulunur. Bu hak, terekenin tespitinden sonra miras paylaşımı sürecinde göz önünde bulundurulur.
  • Vasiyetname ve miras sözleşmesi: Eğer ölen kişinin bir vasiyetnamesi varsa, tereke tespiti bu belge doğrultusunda yapılır.

9. Tereke Tespiti Davasının Süresi

Bu davaların süresi, tereke kapsamına, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklara ve malvarlığının tespitine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Tereke kapsamındaki malların fazlalığı veya karmaşıklığı, dava sürecini uzatabilir.

10. Masraflar

Tereke tespiti davası açmak için gerekli mahkeme harçları ve yargılama masrafları bulunur. Davanın kapsamına göre keşif, bilirkişi gibi ek maliyetler de oluşabilir.

Sonuç

Tereke tespiti davası, mirasçıların malvarlığını eksiksiz bir şekilde öğrenmesi ve bu malvarlığının doğru paylaşılması açısından önem taşır. Mirasçıların veya menfaat sahiplerinin, tereke üzerinde bir uyuşmazlık olduğunda bu davayı açmaları önemlidir.

Konya Miras Avukatı

Miras avukatı olarak çalışan uzman ve deneyimli kadrosu ile müvekkillerimize hizmet vermekteyiz. Miras avukatı ekibi miras hukukunun temel iş ve işlemlerinden olan vasiyetname düzenlenmesi, miras sözleşmelerinin yapılması, mirasın reddi davası açılması, tereke tespiti davası açılması, ortaklığın giderilmesi izale-i şüyuu davasının açılması, tenkis davası açılması, muris muvazaası davalarının açılması gibi işlemlere ek olarak veraset ilamının alınması ve intikal işlemlerinin yapılması gibi tüm süreçleri takip etmekteyiz. Bu süreçlerde müvekkillerimizi en iyi şekilde temsil etme ve danışmanlık hizmeti verme amacını güdüyoruz.

Konya’da miras avukatı kadromuz ile vasiyetname düzenlemelerine ek olarak vasiyetnamenin iptali, vasiyetin açılması davalarını da takip etmekteyiz. Miras hukukunda iki çeşit mirasçı bulunur. Bunlardan biri miras bırakanın yasal mirasçısı, diğeri ise miras bırakan tarafından atanmış olan mirasçıdır.

Yasal Mirasçı: Miras hukukuna ilişkin temel düzenlemeler 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda yapılmıştır. Buna göre TMK md. 495-501 gereği miras bırakanın kan hısımları, evlatlık ve altsoyu ile sağ kalan eş yasal mirasçıdır.

Atanmış Mirasçı: Miras bırakanın hür iradesiyle mirasının bir kısmını veya tamamını belirli bir kişiye miras bırakması halinde mirasçı sıfatına haiz olan kimsedir. Miras bırakan bir vasiyetname düzenlemek sureti ancak bir kimseyi atanmış mirasçı olarak tayin edebilecektir.

Veraset İlamı/Mirasçılık Belgesi ve İntikal İşlemleri

Miras bırakanın vefatının sonrasında miras bırakanın mirasçılarının kim olduğunun ve bu kimselerin paylarının ne oranda olduğunun tespiti veraset ilamı, diğer adıyla mirasçılık belgesinin alınması ile belirlenebilecektir. Veraset ilamı yahut mirasçılık belgesi mirasçılardan herhangi biri tarafından Noter’den temin edilebileceği gibi Sulh Hukuk Mahkemelerinden de talep edilebilir. Ancak mirasçılar arasında başka ülke vatandaşlığı olan yahut Türkiye’de ikamet adresi bulunmayan kimselerin bulunması halinde mirasçılık belgesi noterden çıkarılamaz, belgenin temini için Sulh Hukuk Mahkemesinde hasımsız bir dava açılmak zorundadır. Aksi kanıtlanana kadar mirasçılık belgesi geçerli kabul edilecektir. Mirasçılık belgesinde hatalı bir durum olduğunun tespit edilmesi halinde ise mirasçılık belgesinin iptali davası açılması gerekmektedir. Miras bırakandan kalan mal varlıklarının mirasçılara geçişinin sağlanması işlemine intikal denmektedir. Örneğin taşınmaz bir mal varlığının mirasçılara intikalini sağlamak için ilgili Tapu Müdürlüklerinde intikal işlemlerinin yapılması için mirasçılık belgesi ile başvuru yapmak gerekmektedir. Bu süreçte taraflar kendileri bizzat işlemleri takip edeceği gibi bu süreci bir miras avukatı aracılığıyla takip etmeleri de mümkündür.
Miras Kalan Malvarlığının Tespit Edilmesi

Uygulamada miras bırakan kişinin ölümünden sonra mirasçılarına hangi mal varlıklarının kaldığı yönünde bir bildirim yapılması söz konusu olmamaktadır. Bu nedenle miras bırakanın mal varlıklarının mirasçılar tarafından araştırılması gerekmektedir. Miras bırakan adına kayıtlı taşınmazların, banka hesaplarındaki paraların, hisse senetlerinin ve varsa araçların tespiti için tereke tespiti davası açılması gerekmektedir. Tereke tespiti davası ile miras bırakanın alacak ve borçlarının tamamı Mahkemece tespit edilmektedir.
Vasiyetname

Vasiyetname, bir kişinin hayatta iken, öldükten sonra mirasının kimlere kalacağını, nasıl paylaşılacağını düzenlediği evraktır. Bunun hukuken tanımı, ölüme bağlı tasarruftur. Yani vasiyetname ile kişi, henüz hayatta iken, kendi mal varlığı üzerinde, ancak öldükten sonra hüküm ifade edecek tasarruflarda bulunabilmektedir. Vasiyetname 3 farklı şekilde tanzim edilebilmektedir:
Resmi Vasiyetname
El Yazılı Vasiyetname
Sözlü Vasiyetname
Resmî Vasiyetname:

Resmi vasiyetnamenin iki tanık huzurunda noter önünde düzenlenir. Miras bırakan, arzularını notere bildirdikten sonra, noter vasiyetnameyi yazar ve okuması için miras bırakana verir. Bunun üzerine miras bırakan, vasiyetnameyi okuduğunu ve okuduklarının, son arzuları olduğunu noterin huzurunda 2 tanığına söyler. Tanıklar ise, miras bırakanın bu ifadesinin, kendi önlerinde yapıldığını ve miras bırakanı bu işlemi yapmaya ehliyetli gördüklerini vasiyetnameye yazarak altını imzalarlar. Vasiyetname içeriği, tanıklara bildirilmek zorunlu değildir. Vasiyetname, miras bırakan tarafından da imzalandıktan sonra noter de vasiyetnameye tarih koyarak imzalar. Kimler Vasiyetnamede Tanık Olamaz? Fiil ehliyeti olmayanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, miras bırakanın eşi, üst-altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur/noter veya tanık olarak katılamazlar.
El Yazılı Vasiyetname:

Bu vasiyette, miras bırakan, yıl, ay, gün ve bulunduğu yeri de yazmak suretiyle, tüm vasiyetini el yazısıyla başından sonuna kadar sonra da imzalar.
Sözlü vasiyetname:

Eğer muris, kendisini bekleyen yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi mücbir sebepler nedeniyle, resmî veya el yazılı vasiyetname yapamayacak durumda ise, sözlü vasiyet yapabilir. Unutulmamalıdır ki öncelik resmi vasiyetnamenin yapılmasıdır. Ancak bunun mümkün olmadığı hallerde diğer vasiyetname türlerinin tercih edilmesi söz konuş olabilecektir. Yine belirtmek isteriz ki vasiyetname hükümlerinden memnun olmayan ve vasiyetnamenin kendisi aleyhine düzenleme içerdiğine inanan mirasçılar vasiyetnamenin iptalini bir dava açmak yolu ile sağlayabileceklerdir. Vasiyetnamenin iptali davası ile vasiyetin iptalinin sağlanması için kanunda belli koşullar aranmıştır. Bu durumların varlığının ispat edilmesi halinde Mahkeme, vasiyetnamenin iptaline karar verebilir.

Saklı Payın İhlali

Kanun gereği miras bırakanın sağlığında yaptığı bir takım tasarruflar ile mirasçıların yasal miras paylarının belli bir kısmı üzerinde tasarruf etmesi sınırlandırılmıştır. Bir diğer tabirle miras bırakanın mirasçılardan bir veya birkaçını mirasından mahrum etme imkanı ortadan kalkmıştır. Saklı payı ihlal edilen mirasçı tenkis davası açarak saklı payına tecavüz edilmesinden kaynaklı zararlarını tazmin edebilecektir. Tenkis davasının konusu miras bırakanın saklı paya tecavüz anlamına gelen tasarruflarının bu tecavüz oranında indirilmesi, indirilen bu kısmın da saklı payına tecavüz edilen mirasçıya tahsis edilmesidir.

Mirastan Mal Kaçırma / Muris Muvazaası

Miras bırakanın sağlığında diğer mirasçılara herhangi bir karşılık olmaksızın yapmış olduğu kazandırmaların bulunması halinde bu tasarruf nedeniyle miras payında azalma meydana gelen mirasçı denkleştirme davası açarak yapılan işlemden kaynaklı zararını talep edebilecektir. Örneğin miras bırakan sağlığında bir kısım taşınmazlarını mirasçılardan yalnızca birine bedelsiz olarak devretmişse, miras bırakanın ölümünden sonra bu taşınmazlardan hak sahibi olması devirle engellenen mirasçı dava açarak denkleştirme talep edebilecektir. Burada devre konu mal varlığının saklı payı aşıp aşmadığına da bakılmaz. İşte bu işlem görünüşte bir satış işlemi gibi yapılmış olabilir. Bu durumda muvazaalı yani danışıklı bir işlemin varlığı söz konusu olacaktır. Bunun miras hakkı olan kişiler arasında gerçekleşmesi halinde muris muvazaasının varlığından bahsedilebilecektir. Bu gibi durumlarla daha çok miras bırakandan uzakta yaşayan ve sıkı aile ilişkileri olmayan çocukların karşılaştığı görülmektedir. Muris muvazaası davası avukatı ile bu tür hak ihlallerine uğramanız halinde tespit yapabilir ve dava açarak hakkınızı talep edebilirsiniz.

Paylı Mülkiyete Geçiş Davası

Miras bırakanın vefatından sonra mirasçılara kalan mal varlıkları üzerinde mirasçılar el birliği ile mülkiyet sahibi olurlar. Mülkiyet türlerinden bir diğeri ise paylı mülkiyettir. Elbirliği ile mülkiyette tapuda hisse oranları yani paylar yoktur. Paylı mülkiyette ise pay oranları bellidir. Bu nedenle de paylı mülkiyette payların devri, rehni ve alacaklılar tarafından haczi mümkündür. Elbirliği mülkiyetinde ise paylı mülkiyetten farklı olarak üzerinde serbestçe tasarruf edilebilecek paylar yoktur. Paylı mülkiyete geçiş için maliklerin tamamı bir araya gelemiyorsa paylı mülkiyete dönüştürme davası açılmalıdır. Yine uygulamada karşılaşılan en büyük sorunlardan biri mirasçılık belgesindeki paylar belirli olmasına rağmen miras bırakanın bankalarda varlıklarının mirasçıların tamamı hazır bulunmadığı mühletçe bankalar tarafından mirasçılara verilmemesidir. Örneğin miras bırakanın bankada bir parası varsa ve tüm mirasçıları bir araya getiremiyorsanız, bu para üzerindeki mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesini dava yolu ile talep etmelisiniz. Mahkeme tarafından verilen kararla birlikte bankaya gittiğinizde payınıza düşen parayı alabilirsiniz.

Ortaklığın Giderilmesi / İzale-i Şüyuu Davası

Miras bırakanın ölümünden sonra mirasçılar mal varlıkları üzerindeki ortaklıklarının sona erdirilmesini talep edebilirler. Mal varlıklarının ne şekilde paylaşılacağı konusunda anlaşma sağlanamaması halinde mirasçılardan her biri Sulh Hukuk Mahkemesinden ortaklığın giderilmesini isteyebilecektir. Ortaklık, satış yolu ile veya aynen taksim yolu ile giderilebilir. Bunun yapılmasında malın cinsi, sayısı gibi özellikler önem arz etmektedir.